19 Ağustos 2012

Metalden Vazgeçilemez...

1980'lerin başında hayata geçen Rock ve Metal müzik maceram 2000'li yılların başında yazmaya başladığım albüm yorumları ile perçinlenmişti..Uzun süre aktif kalan yorum sitemi bir kaç sene önce kapatmıştım. Ama şimdi tekrar yorumlarımın bazılarını bu blogda paylaşacağım...Hepsi zamanında yazdığım düşüncelerdir, üzerinde oynama yapmadım...

Günümüzde özellikle Edguy, Avantasia, Falconer, Veonity, Dragony gibi bayrağı devralmış grupları dinlemenizi öneririm...

Yıllar geçse bile bayrağı devralan yeni gruplar ile Metal hiç bir zaman ölmez...Hep yaşayacaktır...

Live Young Die Free....

promo

Slayer - God Hates Us All (2001)

Slayer 1983 yılında çıkardığı ilk LP'i "Show No Mercy" kadrosundan yalnızca baterist değişikliği ile istikrarlı çalışmalarına 2000 li yıllarda da devam ediyor. Bunca yıldır dinlediğim bazen çok ağır bazen de daha yumuşak albümlerinde parçalarda değişiklikler olsada temel yapıları hiç değişmedi.

Bu albümde Tom Araya vokal ve bass, Jeff Hanneman gitar, Kerry King gitar ve Paul Bostaph (tekrar geri döndü) bateri olmak üzere görev almışlar. Bu albümde ilgimi en çok albümün adı çekti.

Her dinleyenin kafasının kaldıramayacağı ve Slayer dinleyicilerini de kendinden geçirecek sertlikte 13 parça var bu albümde."Darkness Of Christ" albüme ısınma niteliğinde yayı çok sert geren kısa bir intro."Disciple" ile Slayer bombardımanı başlıyor. "God Send Death" , "New Faith", "Cast Down" eski günlerdeki gibi hiç tavizsiz.

"Threshold" yine klasik Slayer, vokallerde bazı değişiklikler var."Seven Faces" yumuşak başlayıp çığlığa dönüşenlerden. Diğer parçalarda klasik Slayer tarzında devam ediyor. Son parça "Payback" aynı "Angel Of Death" parçası gibi başlıyor ve nakaratları da andırıyor.

Sonuç olarak Slayer her baba yiğidin dinlerim diyebileceği bir çalışma yapmamış. Speed Metalde yapılması gerekenleri yapmış ve bir çok bu tarzı benimsemiş gruba öncü olmuş ve olmakta.

promo

Slayer - Reign In Blood (1986)

Slayer'in en bilinen ve herkes tarafından tanınmasını kesin olarak sağlayan albüm "Reign In Blood" dır. Albümün kendisi oldukça kısa ama etkisi hale sürüyor. Toplam 29 dakika olan bu albümün yalnızca ilk ve son parçası normal parça boyutlarında. Diğerlerinin hemen hepsi 3 dakikanın altında.

Albümün açılış parçası hakiki klasiklerden "Angel Of Death" i dinlemeye başladığınızda kesinlikle inanılmaz bir enerji aktarımı yapıyor ve tempo sizi hayrete düşürüyor. Bu durum abartısız tüm parçalarda sürüyor. Zaten bu albüm senelerdir en iyi Slayer ve speed metal albümlerinden biri olarak kabul edilir.

promo

Slayer - Show No Mercy (1983)

1982 yılında Huntington Beach, Los Angeles'ta kurulan, metal tarihinin en etkileyici ve iz bırakan gruplarından olan Slayer'in ilk kadrosu şu şekildeydi : Gitarlar, Kerry King ve Jeff Hanneman, bas gitar ve vokalde Tom Araya, davulda da Dave Lombardo.

Judas Priest ve Iron Maiden parçalarını çalarak müzik hayatına başlayan Slayer, kapasiteleri ve farklılıkları ile ön plana çıkmayı başarmıştı. İlk albümleri Show No Mercy oldukça sükse yapıp grubun tanınmasını sağlamıştı.

Daha sonraki albümleri ile mukayese edildiğinde bu ilk albüm son derece amatörce yapılmış. Zaten albümü dinlerken bu hisleri rahatlıkla farkedebiliyorsunuz. Günümüzdeki teknolojik imkanların olmadığını da düşünürsek bu durum oldukça doğal.

Yine de bu ilk albümden çıkan bazı klasik çalışmalar da mevcut. Özellikle "The Antichrist" ve "Die By The Sword" bunlar arasında.

Ben yapılan müziğin amatör olmasına rağmen yön gösterici olmasına ve devrim yaptığına inanarak 4 yıldız ile ödüllendiriyorum bu albümü. İçeriğini yorumlamıyorum , bilen biliyor zaten.

promo

Scorpions - Pure Instinct (1996)

Bu albümde Scorpions daha önceki albümlerden çıkarttığı hit slow parçaların etkisinde kalarak, aynı başarıyı elde edebilmek için albümü slow parçalar üzerine kurmuş. Ama ne yazık ki bu albümdeki slow parçalar hiç bir zaman "Still Loving You","Holiday" veya "Wind Of Change" başarısını gösteremedi.

Albümün içinde normalden fazla slow parçanın olması dengeyi biraz best slows/ballads albümleri havasına sokmuş. 7. parça "When You Came Into My Life" ve sonraki parçaların hepsi slow. Bunların arasında bence en kuvvetlisi "You And I". Aradan çıkabilecek en iyi slow bu.

Slow parçalar dışındaki parçaların bazılarında Scorpions eski albümlerindeki kaliteyi yakalıyor ancak artık alışkanlık yaratmış olan tarz, bu albüme gelindiğinde artık iyice inişe geçmiş durumda. Yoksa açılış parçası "Wild Child" ve temposu ve nakaratları akılda kalabilen "Oh Girl" fena parçalar değil.

İster istemez uzun süre müzik dünyasında olan grupların (bu albüm ile ilk albümleri arasında geçen zaman 24 yıl!) başarılarını koruması çok zor. Scorpions bunu başarmaya çalışsa bile dinleyenler aynı fikirde olmuyorlar her zaman. Acımasız bir şekilde eskiyenleri tarihin tozlu sayfalarına yolluyorlar. Ama Scorpions insanların kafasında her zaman iyi slow parçalar yapmış , rock müziğin Almanyadan çıkmış en büyük gruplarından biri olarak hep hatırlanacaktır. Özellikle eski ve yani parçalarından oluşan 2001 de çıkan "Acoustica" albümü veya DVD'si saklayabileceğiniz en iyi Scorpions hediyesi olacaktır kendinize.

promo